Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aşk romanının modern dervişi Aziz Zahara, Fas'ta sufilerin dergâhına farklı bir arayışla ayak basar. Tekkenin şeyhi Baba Samed, onun yardım teklifini kabul eder: “Ama sen egonu şımartasın diye değil, olur da çıkacağın yolu içsel bir yolculuk olarak yaşarsın diye yardım edeceğiz... İnşallah nasip olur, sonunda şan şöhret için değil, aşk için gidersin Kâbe'ye. Kendi içindeki Kâbe'ye. Yani kalbine.” (Şafak 2009: 288) der ve mistik bir iç aydınlığını vurgular. Kitabın tümünde çok sayıda örnekte olduğu gibi tasavvuf öğretisinin yazarın kendi dünya görüşüne göre güncellediğinin anlaşıldığı bir metindir bu. Tekke'nin şeyhi yapacağı iç yolculuk sonucunda Kâbe'yi dışarıda değil, kalbinde aramasını salık verir muhatabına. Dışarıdaki Kâbe'nin gerçek âşıkların gözünde önemsizleştirildiği, en azından manevi arayışın menzili olmadığı anlatılmaktadır. Anlaşılan roman kahramanları üzerinden aktarılan mistik kavramlar ve düşünceler, İslam inanç esasları ile kutsala dair kabulleri zorlayıcı mahiyettedir. Aslında, dinin özelleşmesi olarak anlaşılan bu durum, daha önce de ifade edildiği gibi, post-seküler toplumda din ile maneviyatın farklılaştığı ve aralarının giderek açıldığının bir göstergesidir.